27 Ocak 2010 Çarşamba

komik


kedi köpek taşlayan yaramaz çocuklar, uzaylı taşlayan masum köylüler, polis taşlayan zavallı eylemciler, şeytan taşlayan müslüman hacılar misali.. erkek taşlayan kızlar oluşumu başlatsam diyorum. gördüğümüz yerde taşlasak bunları. sokağa çıkamasalar, korkudan arabaların arkasına saklanarak, binaların saçaklarından sürünerek yürüseler. hahahahaa.. yazık lan, yapmam:)

panikatak

düşünceler minik kar taneleri gibi dağılmış durumda yine kafamda.
hepsi birbirinden farklı ama aynı yerden çıkıp saçılmışlar ortalığa, biri eriyip giderken benzer bi diğeri alıyor yerini. herhangi birine yoğunlaşmak mümkün değil, ancak durup karşılarında izleyebiliyorum. ama kar yağışını izlemek gibi sakinleştirmiyo bu insanı, aksine..
sert bi cisimle başıma vurup, bayılma isteği duyuyorum sadece.

26 Ocak 2010 Salı

7 faydali o gun cocuklar gibi sendik

7 faydali o gun ilyas bassoy'u yendik:)

24 Ocak 2010 Pazar

pirildiyor sokak


her yer bembeyaz:) uzun suredir gormemisiz bu manzarayi meger. isitmasi olmayan bi evde yasayan benim, bu duruma bu kadar sevinmem yersiz gibi gelebilir ama her ne kadar ususemde sacma bi huzurla doldum ben soguk yuzunden:)
eskiden de hep cok soguk olurdu kislar, heryer kardan bembeyaz olurdu, disardan eve geldiginde bi ohhh cekerdin.. ocak ayinda kar yagar ve hava buz gibi olur. bizim bildigimiz buydu bu gune kadar. sanirim o yuzden (bilincaltimdan yukselen) bi husu icerisindeyim. 'hersey yolunda, keyfine bak' diyor surekli ic ses. hic evden cikmak istemiyorum, hic de sikilmiyorum, sicak kahvem, kitabim, arada uyuyup uyuyup uyanmalarimla.. sokaktan kartopu oynayan cocuklarin sesleri geliyo gecenin su saatinde bile, iste bu! en kisa zamanda cikip bir de kardanadam yapmaliyim, dedem olsa ohhoo coktan diktisti boyu kadar kardanadami bahceye:)

yerlesik heyhat

bu sabah yine servisi kacirmis oldugumun bilincinde, onumde Tarabya'ya kadar uzanan yolun tum sikintilarini kafamda ardarda ardarda ardarda yasayarak metroya yururken uzaklasiverdim kendimden bi anda. her zamanki gibi bulanik dusunce akisimin arasindan farkedilmemesi imkansiz bir sekilde,parildayarak geldi 'neyin pesindeyiz' dusuncesi. bu sogukta, 3 vasita degistirerek zar zor ise ulastiktan sonra, aksama kadarki 10 saatimi yine bosu bosuna harcayacaktim. sirketimin adinin aksine yine faydasiz bi dunya sacmalikla ugrasip yorgun ve tatmin olmamis halde, ayni sogugun icinde ustelik hava kararmisken eve donecektim.
-ne icin?
-hayatta kalmak.
-yalan.
kendi yalanima inanmadigimi farkeder etmez, bilincsizce, bi magara kadinini oynamaya basladim icimden..
henuz gunes dogmadan, ustelik buz gibi sogukta uyanip, sonmemesi icin zaten dogru durust uyuyamadigim atesi canlandirdim biraz. son kuru et parcasini isitip kemirdim guzelce. o esnada 3 gundur avda olan magaramin adaminin donup donmeyecegini dusundum kisa bi sure, sonra unuttum. viyaklayan bebegide emzirip(o zamanlar dogum kontrolu yok tabii) bi deri parcasiyla ustume bagladiktan sonra yiyecek birseyler bulmak icin ciktim magaradan.
yagmur durmus neyseki..ama bu kis gercekten soguk gececek..
nehre dogru yurudum biraz.. hava acik, topragin uzerindeki sise bakilirsa bugun biraz gunes bile gorecegiz.. yakinda kar yagmaya baslayacak ama..o en sevdigim tombik kahverengi mantardan karlar kalkana kadar bulamayacagim artik. son hasadi toplamanin tam zamani bugun. belki magara adaminin sevdigi huni mantardan bile bulurum birkac tane.. nehrin kenarindan ormana kadar yurumem gerekecek gerci ama olsun..yeterince hizli olursam karanlik bastirmadan eve donebilirim...
-ne icin?
-hayatta kalmak.
-hahh..

14 Ocak 2010 Perşembe

güç bende artık:P

SSRI'ın gücü adınaa
ben Shera'yım..