10 Mart 2012 Cumartesi

Alper Canıgüz'den 'Oğullar ve rencide ruhlar' ı okudum. Afili filintalardan takipçisiydim zaten ama bu okuduğum ilk kitabı oldu. Ve diğer iki kitabını (gizli ajans, tatlı rüyalar) okumam için ziyadesiyle ikna etti beni.

hikayenin anlatıcısı 5 yaşındaki Alper Kamu'nun ağzından, okurken altını çizdiren bi kaç alıntı :

--> 'Aklım almıyor bir türlü' dedi Rebi Abi başını ellerinin arasına alarak. 'Nasıl olur?'
Sanki her şeyin mantıksızlığına kendini ikna edebilse,yaşananları gerçek olmaktan çıkarabilecekti.

--> Bazen de saygıdeğer abilerim ablalarım, dünyası yerle bir olur insanın. Hayat, fazla kafa yormadan idare etmeyi sağlayan bütün anlamlarını yitiriverir.En akıllıca saydığınız fikirlerinizin saçmalığını, en içten duygularınızın yapmacıklığını kavrarsınız.Aslında hiçbir konuda bir fikrinizin bulunmadığını, aslında kimseye karşı birşey hissetmediğinizi ve tüm evrenin de size karşı aynı gaddarca kayıtsızlık içinde olduğunu. Hep gözünüzün önünde durduğu halde o güne dek her nasılsa yok saymayı başardığınız bu gerçeği fark ettiğiniz anda ilahi işleyişi de çözmek üzeresiniz demektir.

--> Kafanızı ezmesini beklediğiniz biri sizi kucaklayıverirse onu kendinize dünyadaki herkesten daha yakın hissedersiniz.

--> ......odaya adım attığı anda herkesin haleti ruhiyesinde ciddi bir değişiklik cereyan etmişti. Onun hikayesi hakkında hiçbir fikri bulunmayanlar dahi ortamın kendilerininkinden daha derin ve ağır bir kavrayışla dolduğunu hissedivermişti sanki.











2 Mart 2012 Cuma

Paradoks

Sıkıntıdan saçkıran oldum. Evde nereye baksam saç tellerimi görüyorum. Saçlarımı yerde gördükçe stresim artıyor. Stres arttıkça saçkıran. Saçkıran arttıkça saçlar. Saçlar arttıkça stres. Okan'ın bu geceki konusu paradokstu da, bu da naçizane benimki. Yoksa ben zurna mıyım?