31 Ekim 2009 Cumartesi

semsiye lesleri

yagmurda istiklalde yurumek cok hosuma gitti bugun,
5 adimda bir telleri saga sola acilmis semsiye lesleriyle karsilasmak da her seferinde gulumsememe neden oldu. olmus bi hayvan gibiler, hepsi farkli sekillerde yere serilmis ve o kadar coklarki. semsiyeleri kirip geciren bi salgin hastalik var sanki:)
kirilan bozulan semsiyeyi bozuldugu anda oracikta birakmak ne sacma,
eminim onlari birakanlar normalde yere cop atmayan insanlardir. ama kirilip da islanmalarina neden oldugu icin semsiyeye karsi sinir besleyen insan evladi hemen firlatiyo buyuk ihtimal. zavallilarda sagda solda kolunu bacagini acmis yatiyolar.
cok absurd diil mi?

30 Ekim 2009 Cuma

dunyeaa haritasi

koskaca beyoglunda kuse kagida basilmis, soyle eli yuzu duzgun, salonumun bir duvarini kapliycak ebatta bir dunya haritasi satilmaz mi ya!!
varsa yoksa ilkokullara asilan, alttan ustten citali, rengarenk, siyasi haritalar.
hayir tabiki yetmez islevsel olmasi, estetikte gorunucek banane.
ben o haritayi o duvara cizerim.hih!

(basligi da bulent ersoy seslendiriyomus.)

27 Ekim 2009 Salı

bugun kendimi sevmedim.

tum hastaliklarimi uzerine yukleyip bi karakter olusturmak istiyorum, sonra onun absurd hikayelerinden olusan bi kitap yapmak:)
ama bana benzer o zaman o, boluk porcuk, biseye benzemez.. sevmedim.

24 Ekim 2009 Cumartesi

aysel git basimdan.

ben sana gore degilim..

cok olmustu bu siiri okumayali,
ama hepsini de yazmaya gerek yokmus yeaw:)

22 Ekim 2009 Perşembe

anekdot--monolog

sabah saatleri..kulakta erlend oye, kafa ritimde. otobuse yetismek icin uzun adimlar atilmakta. elini kolunu sallayan, sag elinde bi telefon,45 yaslarinda takim elbiseli bir siluetin sag yandan kadraja girmesiyle bunye bir an yerinden sicriyor. ve refleks olarak kulakliklar cikariliyor..

45lik : pardon..botlariniz cok guzelde. bi filmde kullanmak icin goruntu alabilirmiym?

ben:(uyku mahmurlugunu atamamis,muzikle yukseldigim yerden yere cakilirken, ayaklarima bakarak)e.evet.tabi.

45lik : ama boyle biseyi eziyomus gibi yapicaksiniz..

o an zihnimde : uzum ezen ciplak ayaklar ve uzume bulasmasin diye etegi yukarida tutan eller.

disaridan gorunen ben : suratinda ne idiu belirsiz bi siritisla mal mal bakiyor.

45lik : a.aa sey..ben simdi filmde kilibik bi adami canlandiriyorum...boyle karisindan dayak yiyen falan..onun ayaklari altinda ezilen falan..ben sonra birlestiricem o goruntuleri..bole siz eziyo olucaksiniz.

idrakim : haa fotoraf diil video istiyo.

zihnim : topuklu ayakkabi, kucuk ayaklar..

iç ses : bu botlar uygun degilki ona. ciddi mi bu? yaa neden ezsinki kadin kocasini.bu ne igrenc senaryo be.fantazi mi yapiyo bu gerizekali acaba? sirf konusmak icin boyle bi sacmalik uydurmus olabilir mi? cok mu sert gorunuyorum acaba disardan,ezerim gibimi yani.

ben : (zaman kazanmak acisindan, suratimda tiksinen carpik bi gulusle) aamaa onu nasil birlestiriceksiniz sonra?

45lik : onun kolay yollari var, su sokakta cekelim ama boyle cok dikkat cekicek, insanlar falan.

iç ses : oha bu gercekten yere yatip ustune basmami istiyo kesin. bu ne lan sabah sabah fantaziye gel. sacmalama ozden ya olur mu oyle. ayyy bisey eziyomus gibi tepinicemmi simdi sokak ortasinda, bu ne be. ya bi dakka yapmak zorunda diilim ki. ama ciddi mi bu adam? anaa adam gidiyo..

ben : sey.hey. bi saniye(pesinden ilerleyerek) ben ise gec kaldim ama, ben fotograf sanmistim. ben.. vaktim yok benim.

45lik : yok yok 2 dakka surer hemen surda cekeriz.

iç ses : oha tipe bak, deli len bu galiba? ciddi valla, napcakki ya bunu? o filmde bu botlar olmaz ki? bi kere evli olsan senin karin boyle bot mu giyer be.hem ben neden birini eziyim ayamin altinda, hem niye ayak altinda ezildigin bi film yapmak isteyesin be adam. yok yok deli heralde, hic anlamadim niyetini,kaciim ben..

ben : yok yok gercekten gec kaldim kusura bakmayin..

45lik: neyyyse artik..neyyse o zaman tamam, tamam neyse artik.(bu da kendini bi bok sandi iyiki botunu begendik tribinde)

iç ses : oha tribe girdi tipe bak. anaaa. noluyo len? sanki cok normal bisi istedin alalaaa..gercek mi be bunlar?

ben : iyi gunleeerr.

45lik : kollar iki yanda elinde kameraya ayarlanmis telefon..

20 Ekim 2009 Salı

baba-ogul ve kutsal ruh adina.

baba-sevgili-patron..
ayni diil mi mental acidan?
ucunu de kirmak istemezsin,
ucunden de cekinirsin(bi anlamda)
ucunun de gozune girmeye calisirsin
dolayisiyla ucune de sevimli gorunmek istersin.
ucune de dogrularini dikte eder kabullenmezlerse tribe girersin.
seninle ayni seyi dusunsunler istersin.
tum yonlendirmene ragmen dusunmezlerse de saygi duyarsin..
bi bildigi vardir dersin.
ama saygini yitirmissen ucunden de uzaklasmak istersin.
babana karsi gelmek, sevgilinden ayrilmak, isten ayrilmak ayni hissiyati yaratir bunyede bu yuzden..
uzgun hissedersin, keske bole olmasa ama olmak zorunda dersin hep.

hani icsellestirmiyoduk hayati pisnikk..

15 Ekim 2009 Perşembe

mesai saati yazıları

karanlık,çirkin,cızırtılı,yapış yapış,pürüzlü bişiler..

14 Ekim 2009 Çarşamba

mesai saati yazıları

ya erlend oye dinlerken, karşında söylüyo olsa da koşup sarılsan gibi gelmiyomu insana..
bana geliyo.. sordum nefine de öle geliyo..
ama bize geliyo öle ara ara ciddiye almamak lazım:)

13 Ekim 2009 Salı

bay kush

okudugum romanda gercekustu bisiler yoksa bosuna okuyormusum gibi geliyo bana.. evet. bunu yeni farkettim. ole seffaf uzaylilar, robot insanlar diil ama gercekustulukten kastim.. yani gelismis teknolojiden cok, farkli dunyalar, farkli boyutlar merakimi cezbeden.
baykus cigligi diye bisi okuyorum simdi, okumaya baslamamamin nedeni de, daha once okudugum halde kitaptan gorsel bi kac kare disinda hic bisi hatirlamamam. 100 sayfayi okuyupta nasi bi kac kare hatirlar insan, ben bunu sevmemismiydim, sevmediysem o kareler nasi sabah kapidan cikarken karsilasmisim gibi aklimda diye kendime sasip tekrar okumaya basladim romani. nerdeyse sonuna geldim, ve her sayfada hatirliyorum bir sonraki sayfayi. oyku guzel aslinda surukleyip goturuyo, okurkende oyle sikilma gibi bi durumun yok. ama farkettim ki icimden bi ses surekli 'eeee..' diyo. 'yaani..' hep bi beklenti icindeyim. ilginc garip sasirtici bisey olsun beklentisi. yani tum bunlar hepimizin basina gelebilir yazmaya ne gerek vardi gibi bi his var icimde surekli.. ne sacma ne ayip bi dusunce dimi? o kadar iyi izleyip okadar duzgun analiz edip o kadar dogru yazmak da buyuk meziyet. ki oyle anlatmiski abla okudugum 2 yil olmus hala kareler var aklimda. ama i ih.. ben olsam onlari yazmam. uyuz oldum kendime bak:)

11 Ekim 2009 Pazar

karar mercii

hayir surekli yeni kararlar aliyosun da noluyo?
var mi bi numara?
ben goremedim..

7 Ekim 2009 Çarşamba

benden allah olmaz!

dondum baktim.
didik didik-ince ince-detay detay-gunduz gece dusunerek,
gercekciligin dibine vurarak, mantigin her acisindan bakarak kararlar alan bi insanim.
sonra tekrar baktim.
icimden geldi, enerjisini hissettim, dogru olduguna inaniyorum
gibi duygudan duyguya kosup cat diye de karar verebilen bi tarafimda var.
sonra dedim.
benden ALLAH olmaz.
sonra dedim.
OHA!

5 Ekim 2009 Pazartesi

madeleine payroux


uykuluk, huzur muzikleri..

2 Ekim 2009 Cuma

indragandi


indragandi, dilimizde, herhangi bir firsattan avanta saglamak, ortamdaki kargasadan faydalanip nevaleyi cebe atmak,calmak-cirpmak velhasil hirsizlik yapmak anlaminda kullanilan argo bir kelimedir.
ote yandan hindistan'da iki kez basbakanlik yapmis, saclarinin yarisi siyah yarisi beyaz bir hanimin ismidir ozunde Indra Gandhi.
turkun beyni ne acayip calisiyor buyrun bir ornek daha!
adinizin baska bir ulkede argo bir anlami olmasi nasil bir duygudur kimbilir,bir de bu boyut var ki, onu Indra Gandhi'nin bile tahmin edebilecegini sanmiyorum..

yükseleni terazi olan ikizler insanı

sevgili sözlük yazarı sleepy99 bizi şöyle anlatmış;
...başladığı işi bitiremez, bitirdiği işi hatırlayamaz, hatırladığı işe konsantre olamaz, konsantre olduğu tek şeyi içebilir...
buyrun benim.
ve lütfen buyrun tanışalım sleepy99, gerçi siz beni zaten tanıyorsunuz :)