az önce ipodumu laptopa bağladım. niyetim itunesdan bağlanıp içine biraz müzik aktarmaktı. itunes eski sürüm olduğu için aktarım işlemini yapmama izin vermedi. bir sürü seçenek düğmesi vardı, hepsine tıkladım ama nafile. en sonunda hepsinden uzakta duran başka bir düğme daha görüp heh dedim belki buradan olur. ama tam tıklarken fark ettim ki itunes store yazıyor. ama tıklamış bulundum. ne olduğunu bilmediğim binbir seçenek çıktı önüme.
sonra birden şu aralar flört ettiğim tip geldi aklıma.
ben yeni bişey almak istemiyorum ki dedim. sadece ihtiyacımı gidermek istiyorum. daha ihtiyacıma cevap verememişken neden satmaya çalıştığın binbir alternatifle geliyorsun itunes...
ornitorenk
canlıların çok çok hızlı evrim geçirdiklerini düşünün. o kadar hızlı ki uçmak istediğini düşündüğü anda sırtından 2 kanat boynuzu yükseliyor mesela. işte o dünyada kafası çok karışık bir canlıymış bu ornitorenk. benim bu dünyada olduğum gibi. felsefeye gel.
29 Ağustos 2014 Cuma
5 Temmuz 2014 Cumartesi
bir bilmecem var çocuklar
ademoğlu
uzun ince
az güzelce
bi kız görünce
neden saçını uzatmıyosun
diye sorar
neden acaba?
uzun ince
az güzelce
bi kız görünce
neden saçını uzatmıyosun
diye sorar
neden acaba?
14 Haziran 2013 Cuma
Diren Gezi
bugün 13 haziran 2013 gezi parkında neler olduğunu merak edenler, gördüğüm kadarını ben buradan aktarayım;
iş çıkışı ve aç olduğum için önce yemek kuyruğuna girdim, arkamda 65lerinde bir amca vardı. yemeklerimizi alıp bir duvar kenarına oturduk. yemek bitene kadar amca söylendi, ben dinledim. monoloğunun içeriğini özetlersem 'ne istiyorlar bu insanlardan, bu parktan, dünya kendilerinin sanıyorlar,böyle müslüman olur mu' minvalinde aynı lafları tekrar tekrar sıraladı. ben gülümseyerek dinledim sadece.
sonra bir arkadaşım geldi, oturup polis saldırılarında başımıza gelenlerden bahsedip, güldük. biraz da dedikodu yaptık tabii.
sonra kalkıp parkta dolaştık.
başka bir yere oturmuş tekrar sohbete dalmışken sağ tarafımızda bir alkış dalgası yükseldi. dönüp baktığımızda el ele tutuşmuş, tek sıra halinde yürüyen kadınları gördük. 'anneler burada, Tayyip nerede' diye bağırarak, hiç bitmeyen bir zincir halinde önümüzden geçtiler. biz de 'her yer anne, her yer direniş' diye cevapladık onları:)
anne zinciri bitip bitip tekrar başladı. defalarca döndüler parkın etrafında. sonra iki amca geldi. bir tanesi bize doğru eğilip, 'gençler sizinle gurur duyuyorum, çok güzelsiniz, çok başarılısınız, asla vazgeçmeyin, gururumuzsunuz' diye bağırdı. tüyler diken. biz beğenilmeyen, biz kayıp kuşak. neler oluyor... bir arkadaşımız amcayla sohbete başladı, kucaklaşıp ayrılırlarken amca ağlıyordu. huşudan.
meydanda neler olduğunu merak ettik sonra. polislerin ve tomaların arasından çekinerek ilerleyip uzaktan gelen piyano sesine yaklaştık. piyanisti ve etrafında dans edenleri izledik, neye şahit olduğumuza inanamayarak.
park'ın girişine yürüdüğümüzde gayda çalan bir genç gördük. etrafını sardık üç beş kişi. çalmaya devam ederek yürümeye başladı gaydacı çocuk. takip ettik, fareli köyün kavalcısı gibi, o yürüdükçe peşindeki grup çoğaldı. AKM önünde sıralanmış çevik kuvvetin önüne kadar geldik. o çaldı, biz dinledik. polisler izledi.
çöp zincirine denk geldik sonra. yine zincire eleman aranıyordu. girdik. elden ele çıkardık poşetleri parkın dışına.
bugün Gezi yine çok güzeldi. hepimiz çok güzeldik. eğer şansınız varsa gelin siz de kendi gözünüzle görün.
ama gelirken deniz gözlüğü, rennie solusyonu, (en azından) toz maskesi ve baretinizi almayı unutmayın
24 Şubat 2013 Pazar
10 Şubat 2013 Pazar
empatidir insanlığı kurtaracak olan
resulullah'la benim aramdaki farklar
resulullah süper bir insandı, ben o kadar değilim,
resulullah yolda ebu bekir’i görse ‘es selamu aleyküm ya sıddık’ derdi,
ben yolda ebu bekir’i görsem tanımam.
resulullah asla yalan söylemezdi; ben annem ölürken hiç ağlamadım.
ben annem ölürken çok ağladım çünkü annem
gırtlağından hırıltılar çıkarırken nasıl terliyordu, görmeliydiniz.
resulullah azrail’i yolda görse tanırdı;
ben azrail’i annemin yanında görseydim ona bir çift lafım olurdu,
derdim ki şimdi yani af edersin ama o sıktığın annemin gırtlağı.
resulullah olsa ona bunları söylesem o bana gülümserdi;
o bana gülümserdi ben ona derdim ki, anam babam yoluna feda olsun ey allah’ın resulü; fakat şu koca melek, annemin gırtlağını sıkıyor, bir şeyler yapamaz mıyız?
resulullah orada olsaydı annemin elini tutardı derdi ki ‘kızım ha gayret!’;
ben orada olsaydım annemin elini tutardım ve derdim ki ‘anneciğim ölmesen…’
ben oradaydım annemin elini tuttum ve dedim ki ‘anneciğim seni ben…’;
annem döndü bana bir baktı o bakışı görmeliydiniz
resulullah o bakışı görseydi merhametten ağlardı;
ben o bakışı gördüm haşyetten bayılacaktım ama annem elimden tuttu.
ne tuhaf, anneler ölürken bile çocuklarının
anneler ölürken bile çocuklarının ellerini bırakmıyor ne tuhaf…
resulullah çok şanslı bir insan
annesi öldüğünde o küçücüktü;
benim annem öldüğünde ben küçücük değildim,
zaten şanslı birisi de değilimdir, filmlerim iş yapmaz.
annem daha yeni öldü fazla uzaklaşmış olamaz!
olamaz dedim annem son nefesini alıp da vermeyince
verse de ben alsam onu, içim ferahlasa, siz de görseniz
resulullah tutsa annemin elinden birlikte geçseler çölü
nasıl olsa resulullah da ölü annem de ölü.
ah muhsin ünlü
resulullah süper bir insandı, ben o kadar değilim,
resulullah yolda ebu bekir’i görse ‘es selamu aleyküm ya sıddık’ derdi,
ben yolda ebu bekir’i görsem tanımam.
resulullah asla yalan söylemezdi; ben annem ölürken hiç ağlamadım.
ben annem ölürken çok ağladım çünkü annem
gırtlağından hırıltılar çıkarırken nasıl terliyordu, görmeliydiniz.
resulullah azrail’i yolda görse tanırdı;
ben azrail’i annemin yanında görseydim ona bir çift lafım olurdu,
derdim ki şimdi yani af edersin ama o sıktığın annemin gırtlağı.
resulullah olsa ona bunları söylesem o bana gülümserdi;
o bana gülümserdi ben ona derdim ki, anam babam yoluna feda olsun ey allah’ın resulü; fakat şu koca melek, annemin gırtlağını sıkıyor, bir şeyler yapamaz mıyız?
resulullah orada olsaydı annemin elini tutardı derdi ki ‘kızım ha gayret!’;
ben orada olsaydım annemin elini tutardım ve derdim ki ‘anneciğim ölmesen…’
ben oradaydım annemin elini tuttum ve dedim ki ‘anneciğim seni ben…’;
annem döndü bana bir baktı o bakışı görmeliydiniz
resulullah o bakışı görseydi merhametten ağlardı;
ben o bakışı gördüm haşyetten bayılacaktım ama annem elimden tuttu.
ne tuhaf, anneler ölürken bile çocuklarının
anneler ölürken bile çocuklarının ellerini bırakmıyor ne tuhaf…
resulullah çok şanslı bir insan
annesi öldüğünde o küçücüktü;
benim annem öldüğünde ben küçücük değildim,
zaten şanslı birisi de değilimdir, filmlerim iş yapmaz.
annem daha yeni öldü fazla uzaklaşmış olamaz!
olamaz dedim annem son nefesini alıp da vermeyince
verse de ben alsam onu, içim ferahlasa, siz de görseniz
resulullah tutsa annemin elinden birlikte geçseler çölü
nasıl olsa resulullah da ölü annem de ölü.
ah muhsin ünlü
1 Aralık 2012 Cumartesi
bilirsin
Bomboş bir yolda yürürsün bazen, aklında
tek bir kişiyle
7 milyon şehirli itin götüne kaçmışcasına
yok olmuştur ortalıktan
Ama o karşıdan sana doğru gelir
Öyle olması gerekiyordur çünkü.
Yüzlerce insanın içinden kendine yol
açarak yürümeye çalışırsın bazen
Aklında tek bir kişiyle, onca kalabalık
içinde her yüze bakarsın tek tek
Ama yoktur
Öyle olması gerekiyordur çünkü.
Bomboş bir yolda yürürsün
Karşıdan bir otobüs gelir boyunun üç katı
Altında domates gibi ezilip, yolla yaren
olacaksındır
Ama kaçmazsın
Öyle olması gerekiyordur
çünkü
Bilirsin.
21 Kasım 2012 Çarşamba
sun is on my side
bazen bi cümleyle tüm gününün içine sıçabilir biri.
oysa 'aklımın bi karış havada olması' sığlığın çamurundan ayaklarımı korur.
oysa 'aklımın bi karış havada olması' sığlığın çamurundan ayaklarımı korur.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)